Türkiye’deki çocuk işçiliği, son yıllarda trajik bir şekilde artarken, AKP’nin 22 yıllık iktidarındaki neoliberal politikaların etkisiyle daha da yaygınlaştı. Eğitimden koparılan çocuklar, ekonomik kriz ve kötü çalışma koşulları nedeniyle erken yaşta iş gücü haline getirildi. Türkiye, artık masumiyetin değil, sefaletin ve erken ölümlerin simgesi haline gelen bir çocukluk gerçeğiyle karşı karşıya.
İleri derecedeki ekonomik zorluklar, çocuk işçiliğini artırmış ve devletin denetimsiz projeleriyle bu sorun daha da derinleşmiştir. Özellikle Mesleki Eğitim ve Teknik Eğitim Merkezleri (MESEM) gibi uygulamalar, çocukları eğitimi terk etmeye zorlayarak, onları patronların ucuz iş gücü haline getirmiştir.
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) tarafından yayımlanan rapora göre, son 13 yılda kayıtlara geçen çocuk işçi ölümleri 827’yi buldu. Bu ağır bilançoya 2025 yılı da dahil olmuş ve yılın ilk 11 ayında 85 çocuk işçi hayatını kaybetmiş.
Dilovası Faciası Çocuk İşçiliğinin Acı Tablosu Oldu
Çocuk işçiliği, geçtiğimiz Kasım ayında Dilovası ilçesindeki kozmetik fabrikasında yaşanan facia ile yeniden gündeme geldi. Fabrikada çıkan yangında 3’ü çocuk olmak üzere 7 kişi hayatını kaybetti. Bu olay, çocuk işçiliği ve emek sömürüsü tartışmalarını daha da derinleştirdi.
MESEM Projesine Karşı Tepkiler Artıyor
Türkiye’de çocuk işçiliğine yol açan ve patronların ucuz iş gücü ihtiyacını karşılamayı amaçlayan MESEM projesi ise birçok yerde protesto edilmeye başlandı. Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeleri, MESEM kapsamında yaşanan çocuk ölümlerini protesto etmek için eylemler düzenledi. Ancak, 17 TİP üyesi öğrenciden 16’sı tutuklanmış durumda. CHP Gençlik Kolları da “Çocuklar ucuz iş gücü değildir” sloganıyla 81 ilde MESEM’i protesto etti.
Uzmanlar: “MESEM Uygulaması Derhal Son Bulmalı”
Uzmanlar ve eğitim kurumları, MESEM’in çocukların eğitim hayatını sonlandıran ve onları potansiyellerinden mahrum bırakan bir sistem olduğunu belirtiyor. Türk Tabipler Birliği (TTB) ve çeşitli eğitim dernekleri, bu modelin çocukları sadece mesleki bir rutine hapseden, eğitimden koparan ve aynı zamanda ihmal ve istismar riski taşıyan bir sistem olduğunu vurguluyor.
TTB Merkez Konseyi yaptığı açıklamada, “Bu model çocukların gelişimini engelliyor ve onları tek yönlü meslek rutinlerine mahkum ediyor. Eğitim ortamının yerini işyeri alıyor ve bu, çocukları daha fazla riskle karşı karşıya bırakıyor,” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin çocuk işçiliği konusunda alması gereken acil önlemler her geçen gün daha büyük bir aciliyet taşıyor. MESEM gibi uygulamalar, çocukları geleceksiz bırakırken, aynı zamanda devletin bu alandaki sorumluluklarını yerine getirmemesi, toplumsal bir kriz halini alıyor.