İsrail’in 13 Haziran’da İran’ın nükleer programına yönelik gerçekleştirdiği saldırılar, bölgedeki gerilimi artırdı ve ABD’nin doğrudan müdahalesiyle yeni bir boyut kazandı. İran’a ait Fordo nükleer tesisinin ABD’ye ait B-2 bombardıman uçakları tarafından vurulmasıyla birlikte Washington yönetimi fiilen savaşa dahil oldu.
Saldırılar 12 gün boyunca devam ederken, İran da Orta Doğu’daki ABD üslerine misillemede bulundu. Artan gerilim üzerine ABD Başkanı Donald Trump, İsrail ve İran arasında bir ateşkes ilan edildiğini duyurdu. Trump, İran’ın “öfkesini boşalttığını” belirterek sürecin kontrol altına alındığını açıkladı.
Ateşkesin ardından ABD yönetimi, İran’daki hedeflerin vurulduğu anlara ait görüntüleri kamuoyuyla paylaştı. Görüntülerde, Fordo’daki nükleer tesislerin imha edildiği anlar da yer aldı.
ABD Savunma Bakanı Pete Hegseth, yaptığı açıklamada, “Suyu bulandırmak için yalan söylüyorlar. İran’ın nükleer tesisleri yok edildi. İran’a cesurca operasyon yaptık. Yalan söyleseler de nükleeri yok ettik. Bu operasyon, bir rüya gibiydi” ifadelerini kullandı. Ayrıca operasyon sonrası bazı çevrelerin Trump’ı yıpratmak için kasıtlı bilgi sızdırdığını da öne sürdü. İsrail ve İran’ın saldırıları sonlandırdığı bu kritik süreçte, ABD’nin paylaştığı görüntüler dünya kamuoyunda büyük yankı uyandırdı.
Bu gelişmelerin ardından bölgede tansiyon yüksek seyretmeye devam ederken, uluslararası toplum da endişeli bir şekilde durumu izlemeye devam ediyor. İsrail ve İran arasındaki çatışmanın büyümemesi ve bölgedeki istikrarın korunması için diplomatik çözümler aranmaya devam ediyor.
Öte yandan, İran’ın nükleer programı konusundaki endişeler de uluslararası alanda artmaya devam ediyor. İran’ın nükleer silah geliştirmeye yönelik adımlarının durdurulması için uluslararası toplumun birlikte hareket etmesi gerektiği vurgulanıyor.
Tüm bu gelişmelerin ortasında, ABD’nin bölgedeki rolü de büyük önem taşıyor. ABD’nin bölgedeki istikrarı ve güvenliği sağlamak için nasıl bir politika izleyeceği merak konusu olmaya devam ediyor. ABD’nin İran’la olan ilişkileri ve bölgedeki diğer aktörlerle olan ilişkileri de yakından takip ediliyor.
İsrail ve İran arasındaki gerilimin arttığı bu dönemde bölgede yaşanan gelişmeler uluslararası toplum tarafından yakından izlenmeye devam ediyor. İsrail’in İran’ın nükleer programına yönelik gerçekleştirdiği saldırılar ve ABD’nin müdahalesiyle ortaya çıkan durum, bölgedeki istikrarı ve güvenliği tehdit etmeye devam ediyor. Bu nedenle, uluslararası toplumun bu gelişmeler karşısında nasıl bir tavır takınacağı önemli bir soru olarak karşımızda duruyor.