AYM'nin sansür yasası olarak bilinen 7418 sayılı Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 29. maddesi ile Türk Ceza Kanunu'na (TCK) eklenen 217/A maddesinin iptal istemini reddetmesi, Türkiye'de ifade özgürlüğü açısından önemli bir gerileme olarak değerlendirildi.

Karar, gazeteciler, sivil toplum kuruluşları ve muhalefet partilerinden tepkiyle karşılandı. Gazeteciler Cemiyeti, kararın "sansürün önünü açacak ve gazetecileri susturacak" olduğunu belirtti. İletişim ve Medya İşçileri Sendikası (İMİS) de kararın "basın özgürlüğüne darbe" olduğunu ifade etti.

Karara tepki gösteren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Bu karar, Türkiye'de ifade özgürlüğünü yok edecek bir karardır. Bu karar, gazetecileri susturacak bir karardır. Bu karar, demokrasiye darbedir" dedi.

HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar da kararı "Türkiye'de basın özgürlüğünün ölümü" olarak değerlendirdi.

Karar, Türkiye'de ifade özgürlüğünün durumunu tartışmaya açtı. İfade özgürlüğü savunucuları, kararın sansürü teşvik edecek ve gazetecileri susturacak bir karar olduğunu savunuyor.

Tahıl ile Yapılan En İyi Sandviç Tarifleri Tahıl ile Yapılan En İyi Sandviç Tarifleri

Karara gerekçe olarak, düzenlemenin "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunu tanımlarken "kamu barışını bozmaya elverişli" ifadesini kullanması gösteriliyor. Bu ifadenin, suçun kapsamını belirsizleştirdiği ve gazetecileri eleştirdikleri için yargılanmalarını kolaylaştırabileceği belirtiliyor.

Karar, Türkiye'nin uluslararası alanda da eleştirilmesine neden oldu. Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), kararı "basın özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit" olarak değerlendirdi. EFJ, Türkiye'yi kararını geri çekmeye çağırdı.

AYM'nin kararı, Türkiye'de ifade özgürlüğü açısından önemli bir dönüm noktası olarak görülüyor. Kararın, Türkiye'de gazetecilik mesleğini ve basın özgürlüğünü nasıl etkileyeceği önümüzdeki dönemde takip edilecek.

Ayrıntılandırılmış örnekler:

Karar, gazetecilerin kritik haberlere imza atmasını zorlaştıracak. Örneğin, bir gazeteci, hükümetin yanlış bir politikasını eleştiren bir haber yayımlasa, bu haber "kamu barışını bozmaya elverişli" olarak değerlendirilebilir ve gazeteci bu nedenle yargılanabilir.
Karar, gazetecilerin sosyal medyadaki yorumlarını da kısıtlayabilir. Örneğin, bir gazeteci, hükümetin bir politikasını eleştiren bir tweet atsa, bu tweet "kamu barışını bozmaya elverişli" olarak değerlendirilebilir ve gazeteci bu nedenle yargılanabilir.
Karar, kamuoyunun bilgi edinme hakkını da engelleyebilir. Örneğin, bir gazeteci, bir yolsuzluk skandalını ortaya çıkaracak bir haber yayımlasa, bu haber "kamu barışını bozmaya elverişli" olarak değerlendirilebilir ve gazeteci bu nedenle yargılanabilir.
Kapsamı genişletilmiş örnekler:

Karar, sadece gazetecileri değil, tüm vatandaşları etkileyebilir. Örneğin, bir vatandaş, sosyal medyada bir haberi paylaşsa, bu haber "kamu barışını bozmaya elverişli" olarak değerlendirilebilir ve vatandaş bu nedenle yargılanabilir.
Karar, Türkiye'nin uluslararası itibarını da zedeleyebilir. Türkiye, Avrupa Birliği'ne üyelik başvurusunda bulunmuş bir ülkedir. Karar, Türkiye'nin basın özgürlüğü konusundaki karnesini olumsuz etkileyebilir ve Türkiye'nin AB üyeliğine ilişkin beklentilerini azaltabilir.
Yeni bilgiler:

Karar, Türkiye'de ifade özgürlüğünün durumunu tartışmaya açtı. İfade özgürlüğü savunucuları, kararın sansürü teşvik edecek ve gazetecileri susturacak bir karar olduğunu savunuyor.
Karara gerekçe olarak, düzenlemenin "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunu tanımlarken "kamu barışını bozmaya elverişli" ifadesini kullanması gösteriliyor. Bu ifadenin, suçun kapsamını belirsizleştirdiği ve gazetecileri eleştirdikleri için yargılanmalarını kolaylaştırabileceği belirtiliyor.
Karar, Türkiye'nin uluslararası alanda da eleştirilmesine neden oldu. Avrupa Gazeteciler Federasyonu (EFJ), kararı "basın özgürlüğüne yönelik ciddi bir tehdit" olarak değerlendirdi. EFJ, Türkiye'yi kararını geri çekmeye çağırdı.
Bu bilgiler, kararı daha kapsamlı bir şekilde anlamamıza yardımcı oluyor. Kararın, Türkiye'de ifade özgürlüğü açısından önemli bir gerileme olduğunu ve gazetecilik mesleğini ve basın özgürlüğünü nasıl etkileyeceğini önümüzdeki dönemde takip etmek gerektiğini gösteriyor.

Editör: Kader GÜL