Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tahliyeleri için yapılan başvuru, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından reddedildi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) üçüncü kez ihlal kararı vermesinin ardından tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ için tahliye başvurusunda bulunulmuştu.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tahliyesi başvurusunu değerlendirdi ve reddetti. Bu kararla birlikte, tutuklu bulunan eski HDP liderleri hala cezaevinde kalmaya devam edecekler.
Demirtaş ve Yüksekdağ’ın avukatları, müvekkillerinin tutukluluk hallerinin haksız olduğunu ve AİHM’in ihlal kararının dikkate alınması gerektiğini savunmuşlardı. Ancak mahkeme, bu savunmayı kabul etmedi ve tahliye başvurusunu reddetti.
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, uzun süredir tutuklu olarak cezaevinde bulunuyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin verdiği ihlal kararlarına rağmen, Türkiye’deki mahkemeler tahliye kararı vermemekte ısrar ediyor. Bu durum, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın adil bir yargı süreci geçirmediği yönündeki eleştirileri de beraberinde getiriyor.
HDP eski liderleri, tutuklu bulundukları süre boyunca siyasi fajansliyetlerini sürdürmeye devam etmişlerdir. Cezaevinde olmalarına rağmen, Demirtaş ve Yüksekdağ, partilerinin politikalarını ve hedeflerini dışarıdaki destekçileriyle paylaşmaya devam etmişlerdir.
Tahliye başvurusunun reddedilmesi, Türkiye’deki siyasi atmosferdeki gerilimi artırabilir. HDP’nin Demirtaş ve Yüksekdağ gibi önemli liderlerinin tutuklu olması, ülke içinde ve uluslararası alanda endişe yaratmaktadır.
Türkiye, insan hakları konusunda sık sık eleştirilere maruz kalmaktadır. Tutuklu siyasi liderlerin adil bir yargı süreci geçiremediği iddiaları, ülkenin demokratik yapısının sorgulanmasına neden olmaktadır.
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tutukluluk hallerinin devam etmesi, Türkiye’nin demokratikleşme süreci açısından önemli bir test olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülke, bu süreçte adil ve şeffaf bir yargı sistemi oluşturarak, insan haklarına saygı gösterdiğini kanıtlamak zorundadır.
Ancak, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın tahliye başvurusunun reddedilmesi, Türkiye’deki adalet sisteminin bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusundaki endişeleri artırmaktadır. Bu durum, ülkenin demokratik geleceği açısından ciddi soru işaretleri yaratmaktadır.
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tahliye başvurusunun reddedilmesi, Türkiye’deki siyasi atmosferi ve adalet sisteminin durumunu gözler önüne sermektedir. Ülke, bu süreçte demokratik ilkeleri ve insan haklarını koruyarak, uluslararası toplumun güvenini kazanmak zorundadır.