Dışişleri Bakanlığı, 18 Aralık 2024 tarihinde Avrupa Birliği (AB) Genel İşler Konseyi’nin kabul ettiği Türkiye raporuna sert tepki gösterdi. Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerindeki gelişmeler, her iki taraf için de kritik öneme sahipken, son açıklamalar, Türkiye’nin dış politikadaki stratejik hedeflerini ne şekilde şekillendirdiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Peki, Dışişleri Bakanlığı’nın tepkisi ve AB’nin son raporu Türkiye-AB ilişkilerini nasıl etkileyecek? İşte bu soruya dair detaylı bir inceleme.
AB’nin Türkiye Raporuna Tepki: Gerçekçi Olmayan Değerlendirmeler Mi Var?
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, AB Genel İşler Konseyi’nin Türkiye raporunda ülkemizin adaylık statüsüne ve rolüne dair olumlu bir yaklaşım sergilendiği belirtilse de, bazı kritik noktalarda nesnellikten uzak değerlendirmelerin yapıldığı ifade edildi. Türkiye’nin bölgedeki stratejik önemine atıfta bulunan bu rapor, AB’nin genişleme sürecinde Türkiye’nin rolünü doğru bir şekilde yansıttığı öne sürülse de, bazı yorumların taraflı olduğu vurgulandı.
Bakanlık, özellikle Türkiye’nin Doğu Akdeniz’deki gerginliği azaltma çabaları ve Rusya-Ukrayna savaşı bağlamındaki girişimlerinin takdir edilmesinin önemli olduğunu belirtti. Ancak, raporda Türkiye’nin iç siyasi dinamiklerine yönelik yapılan değerlendirmelerin tek taraflı olduğu iddia edildi. Yunanistan ve Kıbrıs Rum tarafının görüşlerinin raporda yer bulmuş olması ise Türkiye tarafından eleştirilen bir diğer unsur oldu.
Kıbrıs Konusunda AB’nin Pozisyonu: Kıbrıs Türk Halkının Hakları Göz Ardı Edildi Mi?
Bir diğer kritik nokta ise AB’nin Kıbrıs sorununa dair yaklaşımı oldu. Dışişleri Bakanlığı, AB’nin Kıbrıs Rum tarafının görüşlerine verdiği desteği eleştirerek, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin meşru haklarının göz ardı edildiğini belirtti. Bakanlık, AB’nin Kıbrıs Türk halkının öz haklarını göz önünde bulundurmadan aldığı kararların Ada’da çözüme ulaşılmasının önündeki en büyük engel olduğunu vurguladı.
Kıbrıs meselesi, Türkiye-AB ilişkilerinde her zaman tartışmalı bir konu olmuştur. AB’nin Kıbrıs Rum tarafının yanında yer alması, Türkiye’nin haklı endişelerinin çözülmesinin önündeki engelleri artırmaktadır. Bu nedenle, Bakanlık, AB’nin bu yaklaşımını değiştirmesi gerektiğini dile getirdi.
AB ile Türkiye İlişkilerinde Yeni Bir Vizyon Gerekiyor Mu?
Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, Türkiye’nin AB üyeliğinin stratejik bir hedef olduğunun altı çizildi. Ancak, bu hedefe ulaşmak için AB’nin Türkiye’nin üyelik perspektifini güçlendirecek yeni bir vizyon ortaya koyması gerektiği ifade edildi. Özellikle, 15 Temmuz 2019 tarihli AB Konseyi kararının tamamen kaldırılması gerektiği vurgulandı.
Bakanlık, Türkiye ile AB arasındaki ilişkilerin daha güçlü bir şekilde ilerleyebilmesi için siyasi, enerji ve ulaştırma alanlarındaki Yüksek Düzeyli Diyalog toplantılarının ve Ortaklık Konseyi toplantılarının 2025 yılı içinde yapılması gerektiğini belirtti. Bu toplantıların, dış politika ve bölgesel konular dahil olmak üzere her alanda Türkiye-AB iş birliğini artırmak için önemli bir fırsat oluşturacağı ifade edildi.
Türkiye-AB İlişkilerinde Gelecek Ne Getirecek?
Dışişleri Bakanlığı’nın AB raporuna yönelik yaptığı bu açıklamalar, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceği hakkında önemli ipuçları veriyor. AB’nin Türkiye’yi dışlamaması gerektiği ve ülkemizin Avrupa ile güçlü bir iş birliği içinde olması gerektiği belirtilse de, çözülmesi gereken pek çok konu bulunuyor. Kıbrıs sorunu, iç siyasi dinamikler ve ekonomik ilişkiler gibi meseleler, tarafların diyaloglarını etkilemeye devam edecektir.
Türkiye’nin AB ile olan ilişkilerinde atılacak her adım, yalnızca ekonomik ya da politik değil, aynı zamanda stratejik bir öneme sahiptir. Bu bağlamda, her iki tarafın da karşılıklı çıkarlarını gözeterek daha açık ve anlaşılır bir yol haritası çizmeleri büyük önem taşımaktadır.
Türkiye’nin AB ile olan bu yolculuğu, her geçen gün daha karmaşık hale gelirken, Dışişleri Bakanlığı’nın tepkileri, Türkiye’nin ulusal çıkarlarını savunma kararlılığını ortaya koyuyor. Ancak, bu süreçte, Türkiye-AB ilişkilerinin geleceğini şekillendirecek olan, tarafların karşılıklı anlayışla atacağı adımlar olacaktır.
