Bakanlık tarafından yapılan yazılı açıklamada vurgulanan önemli bir konu, Mescid-i Aksa’nın güvenliği ve Kudüs’ün kutsal kimliğinin korunmasının sadece bölgesel değil, aynı zamanda insanlığın ortak vicdanı adına öncelikli bir sorumluluk olduğudur. İsrail’in sistematik provokasyonları ve son dönemdeki ilhak çağrıları, iki devletli çözümün temellerini hedef almakta ve barış umutlarına önemli zararlar vermektedir.
Açıklamada, İsrail’in Filistin ve bölgedeki istikrarı bozan eylemlerine karşı acil ateşkesin sağlanması ve iki devletli çözüm temelinde kalıcı barışın kurulması için çağrıda bulunuldu. Özellikle bazı İsrailli bakanların İsrail polisinin koruması altında ve İsrailli yerleşimci gruplarla birlikte Mescid-i Aksa’ya düzenledikleri baskın kınandı.
Bu tür eylemler, bölgedeki gerilimi arttırarak barış sürecine zarar vermektedir. Bu nedenle, taraflar arasında diyaloğun ve müzakerelerin teşvik edilmesi önem arz etmektedir. Kudüs ve Mescid-i Aksa’nın kutsal statüsünün korunması, bölgedeki istikrar ve barışın sağlanması için hayati bir öneme sahiptir.
İsrail’in Filistin topraklarındaki varlığı ve yerleşim politikaları, bölgedeki gerilimi arttırmakta ve çatışmaları kışkırtmaktadır. Bu nedenle, uluslararası toplumun İsrail’e baskı yaparak bu politikalarından vazgeçmesini sağlaması gerekmektedir. İsrail’in Filistin halkına yönelik insan hakları ihlallerine son vermesi ve uluslararası hukuka saygı göstermesi gerekmektedir.
Mescid-i Aksa’nın kutsal kimliğinin korunması, bölgedeki tüm tarafların ortak sorumluluğudur. Bu nedenle, taraflar arasında diyalog ve müzakere yoluyla çözüm bulunması gerekmektedir. Barış ve istikrarın sağlanması için tüm tarafların ortak çabaları ve işbirliği önemlidir.
Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın kutsal statüsünün korunması, bölgedeki barış ve istikrarın sağlanması için hayati bir öneme sahiptir. Tüm tarafların diyaloğa ve müzakereye açık olmaları, çatışmaların sona erdirilmesi ve barışın tesis edilmesi için önemlidir. Uluslararası toplumun da bu süreçte aktif bir rol oynaması gerekmektedir.
