Esad Gitti, Peki Ya İç Politikada Değişim Olacak Mı?

featured

Orta Doğu’da dengeler yeniden şekillenirken, Şam’daki gelişmeler ve Esad rejiminin son bulması, Ankara’nın uzun süredir benimsediği denge siyasetinin sonuna gelindiğine işaret ediyor. Bu durum, Türkiye için çift taraflı bir etki yaratıyor: Hem bölgede hem de iç politikada yeni hamleler yapma zorunluluğu.

Ankara’nın Dengeleri Kayboldu

Uzun yıllardır Türkiye, Orta Doğu’da ABD, İsrail, Rusya, İran ve Suriye ekseninde oluşan çatlaklardan faydalanarak kendisine hareket alanı yaratmıştı. Ancak Esad rejiminin düşmesiyle şekillenen yeni tablo, bu dengeleri altüst etti. Özellikle İsrail’in Gazze’ye sürpriz saldırısıyla başlayan değişim, şimdi ABD ve İsrail hattının sahadaki kazançlarıyla yeni bir evreye ulaştı.

Ankara ise bu yeni durumda tarafsızlıktan çok, taraf seçme zorunluluğu ile karşı karşıya kaldı. Hakan Fidan’ın söylediği “Güncellenme” ihtiyacı, bu yeni dönemde Türkiye’nin ABD-İsrail eksenine daha yakın bir pozisyona geçeceğini gösteriyor.

İktidarın Yeni Stratejisi

Cumhur İttifakı, bölgede yaşanan değişimleri kendi iç siyasetini yeniden şekillendirmek için kullanmaya hazırlanıyor. Muhalefeti zayıflatmak ve ittifak dengelerini kendi lehine değiştirmek, temel hedeflerden biri.

Bahçeli’nin Öcalan çağrısı, bu bağlamda dikkat çekiyor. Hükümet, bu hamleyle DEM Partisi’ni kendi yanına çekmeyi ve 2010 referandumunda oluşan şartlara geri dönmeyi planlıyor. Bu strateji, Türkiye’deki sağ muhafazakar partilerin Suriye politikasına verdiği desteğe dayandırılarak, muhalefet cephesinde bir yarık oluşturmayı hedefliyor.

Yeni Düşman Arayışı

Cumhur İttifakı’nın ayakta kalması için bir “düşman” tanımına ihtiyacı var. Mevcut siyasi görüntüye bakıldığında, bu düşmanın CHP olması muhtemel görünüyor.

Suriye politikasında net bir tutum almamış olmasına rağmen CHP, “bozguncu” ya da “emperyalist müdahale yanlısı” gibi ithamlarla hedefe konulabilir. Bunun yanında solcular ve rejime karşı çıkan her kesim, yeni bir “düşman” olarak tanımlanabilir.

Muhalefetin Durumu

Muhalefetin zayıf organize yapısı, iktidarın stratejilerini kolaylaştırıyor gibi görünse de toplum tabanı, hala yüksek oranda iktidara karşı bir pozisyonda. Toplumsal muhalefetin ABD-İsrail eksenine ve otoriter yönetim anlayışına yönelik eleştirileri, bu dönemde kritik bir öneme sahip olacak.

Yeni Anayasa Tartışması Gündemde

Bölgede yaşanan yeni değişimler, iç siyasette yeni bir anayasa tartışmasını da beraberinde getiriyor. DEM ve muhafazakar sağ partilerin bu fikre sıcak baktığı gözönüne alınırsa, anayasa değişikliğinin siyasal dizilişe etkisi kaçınılmaz olacak.

Orta Doğu’daki dengelerin değişimi, Ankara’nın dış politika tercihlerini köklü bir şekilde güncellerken, içeride de siyasal dinamikleri yeniden dizayn etmesine yol açacak gibi görünüyor. Ancak toplumsal muhalefetin varlığı, bu değişim sürecinde belirleyici bir faktör olmaya devam edecek.

Benzer Haberler

Bir Cevap Yaz

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Giriş Yap

Yazar Haber ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!