Gaziantep'teki sıcak hava koşullarından bunalan hem yerli hem de yabancı turistler, şehirdeki aşırı sıcaklıktan kaçmak ve serinlemek için Kaleoğlu Mağarası'nı tercih ediyorlar. Bu tarihi mağara, 500 yılı aşkın bir süredir varlığını sürdüren önemli bir mekân olarak öne çıkıyor. Kaleoğlu Mağarası, Gaziantep'in dışarıdaki aşırı sıcaklarına rağmen içerisindeki düşük sıcaklık sebebiyle büyük bir ilgi görüyor.

Mağara işletmecileri, ziyaretçilerin soğuktan etkilenmemesi için elektrikli sobaları kullanıyorlar. Termometrelerin 45-50 dereceyi gösterdiği Gaziantep'te, bu mağara içerisindeki sıcaklık oldukça farklı bir deneyim sunuyor. İç sıcaklık, yaklaşık -15 dereceye kadar düşebiliyor. Bu farklılık, turistlerin sıcak hava koşullarından uzaklaşarak serin bir ortamda zaman geçirebilmelerini sağlıyor.

Sebzelerin Kuzey Afrika Mutfağındaki Lezzeti Sebzelerin Kuzey Afrika Mutfağındaki Lezzeti

Mağaranın Doğal İklimlendirme Özelliği

Müslüm Özkaplı, Kaleoğlu Mağarası'nda 500 yıllık bir tarihe sahip olup, bu muhteşem doğal ortamda müzisyenlik yaparak bu benzersiz yerin güzelliklerini ziyaretçilere aktarıyor. Mağara, kendine özgü bir serinlik sunan doğal bir klimaya sahip olduğunu ve 4 doğal kuyusu bulunduğunu belirtiyor. Bu özellikler sayesinde, Kaleoğlu Mağarası sıcak havalarda kaçınılmaz bir mekân haline gelmiş.

Dünya harikası olan Kaleoğlu Mağarası, ziyaretçiler tarafından büyük bir sevgiyle karşılanıyor. Gelen misafirlerin, çay ve kahve eşliğinde keyifli vakit geçirdiği ve canlı müziğin tadını çıkardığı bir mekân olarak hizmet veriyor. Sıcak havalarda dışarıda çalışmanın zor olduğunu fakat mağaranın doğal olarak serin bir ortam sağladığını belirtiyor.

Yeni Han Kaleoğlu Mağarası Tarihçesi

Yapısı üzerinde kitabesi bulunmayan ve yapılış tarihi kesin olarak bilinmeyen Yeni Han, Ayıntab Vakıf Defteri'nde 1557 tarihinde Han-ı Cedid olarak adlandırıldığına dair bir kayıt bulunmaktadır. Hanın 1557'den önce inşa edilmiş olması muhtemeldir. Hanın ilk sahipleri olarak Battal Bey'in kızı Asiye ve Hacı Osman Bey'in kızı Emine Hatun'un kayıtlarda geçtiği bilinmektedir.

Yapı, Osmanlı han mimarisi içinde tek avlulu ve iki katlı hanlar grubuna aittir. Hanın avlusunda zemin katta eyvan ve odalarla üç taraftan, bir taraftan revakla kuşatılmıştır. Üst katta ise bir taraftan odalarla, diğer üç taraftan revakla çevrilidir. Zemin katındaki mekânlar depo ve ahır olarak kullanılırken, üst kattaki odalar ise yolcuların konaklaması amacıyla yapılmıştır.