İstanbul ve İzmir’de deniz suyunun yaklaşık 100 metre çekilmesi, Ege Denizi’nde devam eden deprem fırtınası nedeniyle vatandaşlarda büyük paniğe neden oldu. Bu olayın olası bir büyük depremin habercisi olduğu iddiasına ise uzmanlardan art arda yanıtlar geldi. İstanbul’un Silivri ilçesinde deniz suyunun kıyıdan 100 metre çekilmesini değerlendiren İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İklim Bilimi ve Meteoroloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüseyin Toros, bölgede kuzeydoğu yönünden esen poyraz rüzgarının etkili olduğunu belirtti.
Toros, rüzgarların kıyılarda su seviyesini etkileyebileceğini vurgulayarak, “Kuvvetli ve uzun süreli rüzgarlar suyu açık denize doğru çekmeleriyle su seviyesini düşürür. Öte yandan, suyu kıyıya doğru iterek deniz seviyesinin yükselmesine neden olabilir. Kuzeyli rüzgarlar Silivri’deki suyu alıp Bandırma tarafına doğru götürüyor. Büyük ihtimalle Bandırma tarafında su seviyesinde yükselme meydana gelmiştir” açıklamasında bulundu.
Sahil kenarlarında yaşayanların bu tür olaylarla sık sık karşılaşabileceğini belirten Toros, “Bu, uzun süreli rüzgar etkisiyle meydana gelen doğal bir süreçtir. Endişelenecek bir durum yok. Bu gelgit değil, sadece rüzgarın etkisidir” dedi. Toros, rüzgarın çarşamba gününe kadar bölgede etkisini sürdüreceği tahmin edildiğini de ekledi.
İzmir’de 4 Şubat’ta başlayan sert poyraz rüzgarını hatırlatan TÜBA Çevre, Biyoçeşitlilik ve İklim Değişikliği Çalışma Grubu Üyesi Prof. Dr. Doğan Yaşar ise, “Poyrazın şiddetinden dolayı deniz seviyesi yavaş yavaş düşmeye başladı. Bu olayın, Santorini’de meydana gelen depremlerle hiçbir bağlantısı bulunmamaktadır. Bu olayı zaman zaman şubat ve mart aylarında görebiliriz. Poyrazın güneye doğru sert esmesi nedeniyle su güneye doğru itilir. Marmara’dan itibaren su güneye doğru itildiği için sığ bölgeler açığa çıkar. Dikili’de çekilme başlar ve şu anda su seviyesi yaklaşık olarak 40-50 santim düşmüş durumda, salıya kadar 70-80 santim daha düşmesi bekleniyor ancak endişelenecek bir durum yok. Bu normal bir doğa olayıdır” şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Yaşar, Türkiye’de doğadan korkmaya başladığımızı belirterek, “Afetleri felakete dönüştürüyoruz. Deprem olduğunda çürük binalar çöker, sel yataklarına evler inşa ederiz ve sel baskınları yaşarız. Doğadan korkmamalıyız, doğa bizi beklenmedik şekilde vurmaz. Ne yapmamız gerektiğini önceden söyler, gerekli önlemleri alırsak, hiçbir sorun yaşamayız ve korkmamıza gerek kalmaz. Ancak en küçük doğa olayında bile korkuya kapılıyoruz” ifadelerini kullandı.
