Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık mücadelesinin sembolü ve şair Mehmet Akif Ersoy’un kaleminden çıkan İstiklal Marşı’nın hikayesi, Türk milletinin milli duygularını ve bağımsızlık arzusunu yansıtan önemli bir süreci işaret eder. İstiklal Marşı, bir milletin var olma mücadelesini, vatan sevgisini ve özgürlük tutkusunu en güzel şekilde ifade eden bir başyapıttır.
Türkiye’nin milli marşı İstiklal Marşı’nın hikayesi ve önemi hakkında bilgi veren haber, milli duyguları canlı tutan bir anlatı sunuyor. Mehmet Akif Ersoy’un vatan sevgisi ve bağımsızlık tutkusuyla kaleme aldığı bu başyapıt, Türk milletinin mücadele ruhunu en güzel şekilde yansıtıyor.
İstiklal Marşı, Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlık mücadelesinin sembolü haline gelmiştir. Milli Mücadele döneminde yazılan marş, Türk milletinin vatan sevgisini ve özgürlük arzusunu en güzel şekilde ifade ediyor. Mehmet Akif Ersoy’un marşı yazmaya davet edilmesi ve marşın kabul süreci, milli duyguların ve birlik ruhunun ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
İstiklal Marşı’nın bestelenmesi süreci de oldukça çetin geçmiştir. Ancak, marşın kabul edilmesi ve günümüzde milli törenlerde gururla seslendirilmesi, Türk milletinin birlik ve beraberliğine olan inancını pekiştirmektedir.
Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini hatırlatan İstiklal Marşı, Türk kültürünün ve milli kimliğinin önemli bir parçasıdır.
İstiklal Marşı’nın hikayesi, Mehmet Akif Ersoy’un milli bir marş yazma çağrısına nasıl yanıt verdiğiyle başlar. 1921 yılında Türkiye’nin Milli Mücadele döneminde, Türk milleti için milli bir marşın ihtiyacı doğmuştu. Bu doğrultuda, Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından bir güfte yarışması düzenlendi. Ancak şaşırtıcı bir şekilde, yüzlerce başvuru arasında Mehmet Akif Ersoy’un adı yoktu. Akif, milli mücadelenin para ile övülemeyeceğini düşünerek yarışmaya katılmamıştı. Ancak, Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey’in 5 Şubat 1921 tarihli daveti üzerine düşünceleri değişti.
İstiklal Marşı’nın yazılma süreci, Mehmet Akif Ersoy’un Taceddin Dergahı’nda, İstanbul’dan uzakta bir odada başladı. Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine olan inancını ve vatan sevgisini dile getiren Akif, geceleri yazdığı şiiri ertesi günlerde Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey’e teslim etti. Marşın kabul edilmesi ve yayınlanması süreci oldukça çetin geçti. İlk olarak cephedeki askerler arasında okunan marş, daha sonra gazetelerde yayımlandı ve büyük beğeni topladı. Meclis tarafından da coşkulu alkışlarla kabul edilen İstiklal Marşı, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin sembolü haline geldi.
İstiklal Marşı’nın bestelenmesi ise biraz zaman aldı. Ülkenin içinde bulunduğu savaş koşulları nedeniyle besteleme işlemi iki yıl ertelendi. Ancak, 1924 yılında Ankara’da yapılan seçici kurul toplantısında Ali Rıfat Çağatay’ın bestelediği marş kabul edildi. Daha sonra, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün bestelediği şu anki versiyon yürürlüğe kondu.
İstiklal Marşı, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesinin sembolü ve milli birliğin simgesi olmuştur. Günümüzde Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde milli törenlerde gururla seslendirilmektedir. Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini hatırlatan İstiklal Marşı, Türk kültürünün ve milli kimliğinin önemli bir parçasıdır.