Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım büyük bir polemiğe yol açtı. Yazar Mine Kırıkkanat’ın 2020 yılında yaptığı bir konuşmadan alıntı yapan Saral, oldukça sert ifadeler kullandı.
Saral, “Bana bak, Mine Kafasıkırık! Hiçbir eser üretemeyen, taş üstüne taş koymayan, kent lokantası, süt dağıtıcılığı ve ne idüğü belirsiz heykeller dışında bir projesi olmayan CHP’li belediyelere oy veren seçmene kültürsüz ve cahil tanımlaması yapılır. Bunu o kırık kafana iyi sok meymenetsiz kadın!” şeklinde ifadeler kullandı.
Bu sözler üzerine Mine Kırıkkanat da sosyal medya hesabından bir mesaj paylaşarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı etiketledi ve şu yanıtı verdi: “Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, makamınızı temsil eden bir danışmanın bu tür seviyesiz üsluplarla konuşmaması gerektiğini düşünüyorum. Bulunduğu mevki, devlete yakışır bir duruş ve saygınlık gerektirir. O mevkiyi layıkıyla taşıyan kişi, bir kadın yazar veya herhangi bir kişiye terbiyesizce saldırmaz, böylesine ayıplanacak bir davranış sergilemez. Konuyu size ihbar ediyor ve dikkatinize sunuyorum.”
Her iki tarafın da sözleri sosyal medyada geniş yankı buldu ve tartışmalar devam etti. Olay, sanat ve siyaset dünyasında büyük bir polemiğe yol açtı. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın bu tür sert ve kışkırtıcı ifadeler kullanması, toplumda geniş bir tepkiyle karşılandı.
Saral’ın sözleri, kadına yönelik aşağılayıcı ve saldırgan bir dilin kabul edilemez olduğu şeklinde yorumlandı. Benzer şekilde, Mine Kırıkkanat’ın da bu tür bir saldırıya maruz kalması, kadınların karşılaştığı zorlukları ve cinsiyetçi söylemleri bir kez daha gündeme getirdi.
Sosyal medya kullanıcıları da bu olay üzerine farklı görüşlerini paylaştı. Kimi kullanıcılar, Saral’ın sözlerini desteklerken, kimileri de Kırıkkanat’ın yanında durdu. Toplumda kadına karşı şiddet ve ayrımcılığın arttığı bir dönemde, bu tür polemiklerin daha da tehlikeli bir boyut kazandığı vurgulandı.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral’ın sert ve kışkırtıcı sözleri, toplumda geniş bir tartışma yarattı. Kadına karşı aşağılayıcı ve saldırgan bir dilin kabul edilemez olduğu bir dönemde, bu tür söylemlerin kesinlikle kınanması gerektiği belirtildi. Herkesin fikirlerini ifade etme özgürlüğüne sahip olması önemli olsa da, bu özgürlüğün başkalarını hedef alan saldırgan söylemlerle sınırlanmaması gerektiği üzerinde duruldu. Kadınların ve herkesin saygı görmesi ve huzur içinde yaşaması için daha saygılı ve hoşgörülü bir dilin benimsenmesi gerektiği vurgulandı.