2023 dünyasında hayatlarımız değişime öylesine açık ki, bazı durumlarda kendi kontrolümüzü dahi yitirebiliyoruz. Sevinç, hüzün, kutlama, depresyon ve stres. Hayatların en tabi duyguları.
Günlük hayatın içerisinde birçok etken ile aynı anda mücadele ederken, çağın en tehlikeli hastalığına çoktan yakalandık bile.
Her birimizin yakından tanıdığı ve ne yazık ki kurtulamadığı o evre: Stres!
Herkesin stresle başa çıkmasının başka yolları vardır.
Kimisi yemek yemeyi bırakırken, kimisi yemek yiyerek rahatlar.
Bu tepki, stres altında kalan vücudumuzun değişen hormonlar karşısında kendini koruma ve rahatlatma isteğinden gelir.
Önemli bir toplantı, sınav haftası veya ani bir duygu değişimi mi yaşadınız?
Bu tip durumlarda stres ile baş etmeye çalışan insanların yemek yeme alışkanlıklarında sıklıkla bir değişim görülür. Kimisi stresle daha fazla yemek yiyerek başa çıkar, kimisi stresten yemek yiyemez. Yemek ile stres arasında ne gibi bir ilişki var? Gelin, birlikte göz atalım.
National Library of Medicine’da yapılan bir araştırma; stres durumundaki insanların %40’ının daha fazla yemek yediğini, %40’ının yemek yemeyi bıraktığını, kalan yüzde 20’lik kesimin ise yemek yeme alışkanlıklarının aynı kaldığı belirlendi.
Tübitak’ın 2020 yılında yayınlanan makalesi buna açıklayıcı bir cevap verir nitelikte iken, stres baş gösterdiği zaman vücudumuzda bazı değişikliklerin olduğu; kalp atım hızının arttığı ve kan basıncının yükseldiğine değiniliyor.
Kan akışı; kalbe, beyne ve kaslara entegre olduğundan bütün enerji buraya harcanır ve diğer fonksiyonlar kısıtlanır dolayısıyla iştahımız da kesilir.
Tabi stresin uzun sürdüğü durumlarda kortizol seviyesi yüksek değerlerini korur ve bu da bizi yemek yemeye sevk eder.
Stresli durumlarda severek tükettiğimiz besinlerin beynimizin ödül kısmını çalıştırdığını belirtiyor. Özetle, kendimize ödül vererek rahatlıyor ve stresle bu şekilde başa çıkıyoruz.