Hollanda’da 13,5 milyon seçmen, 150 sandalyeli Temsilciler Meclisi’nin yeni üyelerini belirlemek için sandığa gidiyor. Seçim yarışı, aşırı sağcı Özgürlük Partisi ile Yeşil Sol – İşçi Partisi arasında geçecek. Özgürlük Partisi, geçen Haziran ayında koalisyon hükümetinden çekilerek erken seçim kararı alınmasına yol açmıştı. Ancak PVV’nin iktidar olma şansı düşük. Anketler, sosyal demokrat partiler öncülüğünde dört partili bir koalisyon hükümetine işaret ediyor.
Wilders ile aynı kentten gelen sosyal demokrat lider Frans Timmermans’ın başbakanlık koltuğuna oturması bekleniyor. En uygun hükümet seçeneği olarak sosyal demokratlar öncülüğünde, Hıristiyan Demokratlar ve liberallerden oluşacak dörtlü koalisyon öne çıkıyor. Seçim kampanyalarında, sığınma ve göç, konut sorunu ve sağlık hizmetlerindeki yetersizlik gibi konular ön planda yer aldı.
Kamuoyu yoklamalarına göre, Hollanda’da “siyasi nezaket ve merkez partilerinin yeniden yükselişi” olacak. Seçim kampanyalarında, “nezaket, saygınlık, istikrar ve sorumlu siyaset” gibi kavramlara daha fazla yer verildi. Hollanda tarihinin en sağcı meclisi ve aşırı sağ öncülüğündeki koalisyonun seçmenin güvenini kırdığı ve toplumda gerginliği artırdığı belirtiliyor.
Hıristiyan Demokrat Partisi’nin büyük bir sıçrama yapması bekleniyor. CDA’nın sandıktan üçüncü parti olarak çıkması öngörülüyor. Sosyal demokrat GL/PvdA ittifakı, Wilders liderliğindeki PVV ile başa baş bir yarış sürdürüyor. Liberal sosyal demokrat Demokratlar 66 Partisi ise Hıristiyan Demokratlar’la üçüncülük için yarışıyor. Özgürlük ve Demokrasi İçin Halk Partisi’nin beşinci parti olarak çıkması bekleniyor.
Göç, sağlık ve konut sorunu öncelikli gündemler arasında yer alıyor. Hollanda’da acilen 350 bin konuta gereksinim var. 2030 yılına kadar en az 900 bin konut üretilmesi gerekiyor. Partiler, yıllık 100 bin konut üretimini vaat ediyor. Göçe sınırlama getirilmesi, sağlık giderleri konusunda halkın yükünün azaltılması ve sağlık hizmetlerinde kalitenin arttırılması en fazla üzerinde durulan konular arasında.
