Hindistan’ın idaresinde bulunan Cammu Keşmir bölgesinde gerçekleşen silahlı saldırıda 26 kişi hayatını kaybetmişti. Bu saldırının ardından Hindistan, Indus Havzası’ndaki su akışını keserek Pakistan’a su tedarikini engellemişti. Bu durum, iki nükleer güç arasındaki gerilimi hızla tırmandırmıştı. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, “Cammu Keşmir son yıllarda turizm ve eğitim sektörlerinde büyük gelişmeler kaydetmiştir. Ancak bu durumdan rahatsız olanlar, Keşmir’i tekrar yok etmeye çalışmaktadır. Adalet eninde sonunda yerini bulacaktır” şeklinde konuşmuştu.
Pakistan Genelkurmay Başkanı Seyyid Asım Munir ise su akışının sağlanmaması durumunda barajı vuracaklarını belirtmişti. Pakistan Dışişleri Bakanı Muhammed İshak Dar ise Çinli mevkidaşı Vang Yi ile görüşerek işbirliği talebinde bulunmuştu.
Türkiye’nin gazetesinde yer alan habere göre, Pakistan ordusunun sınıra obüs sevkiyatı yaptığı ve zaman zaman Hint karakollarına saldırılar düzenlendiği iddia edilmişti. Ayrıca, Türk ordusuna ait 6 nakliye uçağının Pakistan’a savaş malzemeleri taşıdığı ve bu malzemeler arasında silah, füze ve SİHA’ların bulunduğu belirtilmişti. Pakistanlı yetkililer, “Türkiye sessiz ancak gerçek bir destek sunmaktadır. Bizi izlemeye devam edin” açıklamasında bulunmuştu.
Cammu ve Keşmir bölgesinde yaşanan terör saldırısı sonrasında tansiyonun yükseldiği biliniyordu. Hindistan ve Pakistan askerleri arasındaki silahlı çatışmaların ikinci gününde de devam ettiği bildirilmişti. Hindistan ordusundan yapılan açıklamada, Hint askerlerinin gece sajanstlerinde Pakistan ordusuna ait birçok karakola ateş açtığı ifade edilmişti. Pakistan birliklerinin de aynı şekilde karşılık verdiği ve herhangi bir can kaybının yaşanmadığı belirtilmişti. Ancak, Pakistan ordusundan henüz resmi bir açıklama yapılmamıştı.
Pahalgam bölgesinde gerçekleşen terör saldırısında 26 kişinin hayatını kaybettiği ve birçok kişinin yaralandığı biliniyordu. Hindistan, saldırıyı gerçekleştirenlerin Pakistan’dan geldiğini iddia etmiş ve bu nedenle “Indus Suları Anlaşması”nı askıya almıştı. Ayrıca, Pakistanlı diplomatların ülkeyi terk etmelerini istemiş ve Pakistan vatandaşlarına vize hizmetlerini durdurmuştu. Pakistan ise suçlamaları reddetmiş ve Hindistan’ın İslamabad’daki diplomatik personel sayısını sınırlamıştı.
Keşmir, Pakistan ve Hindistan arasında 1947’de bağımsızlıklarını kazanmalarının ardından bölünmüş durumda kalmıştı. Her iki ülke de Keşmir’in tamamında hak iddia etmekteydi. Hindistan, Keşmir’de kontrolünü sağladığı bölgeleri “Cammu ve Keşmir” olarak adlandırırken, Pakistan kendi kontrolündeki bölgelere “Azad Keşmir” demekteydi. İki ülke arasındaki gerginlik, Keşmir konusunda yaşanan anlaşmazlıkların yanı sıra 2019 yılında Hindistan’ın Keşmir’in özerk statüsünü iptal etme kararı almasıyla daha da artmıştı.
Keşmir’deki son gelişmeler, Hindistan ve Pakistan arasındaki gerginliğin derinleştiğini göstermekteydi. Her iki ülkenin de nükleer silahlara sahip olması, bu gerginliğin daha büyük bir askeri çatışmaya dönüşme potansiyelini artırmaktaydı. Uluslararası toplumun, Hindistan ve Pakistan arasındaki çatışmayı önlemek için çözüm arayışına girmesi gerekmekteydi. Ancak, mevcut durumda çatışmaların ne zaman sona ereceği konusunda belirsizlik devam etmekteydi.
