İkili Muhtar ve Gelincik, araçların tuhaf davranışları karşısında endişeli bir şekilde birbirlerine bakarlar. Ormanın sessizliği, şehre giden araçların rahatsız edici gürültüsüyle kesilmiştir.

Muhtar kaşlarını çatarak, "Bu işte bir tuhaflık var, Gelincik. İş makineleri neden sürekli şehre doğru hareket ediyor? Ormana gelmeleri gerekiyordu."

Gelincik de endişeyle cevap verir, "Evet, ama baktığımız kadarıyla ormanın derinliklerine hiç yaklaşmıyorlar. Aksine, her seferinde uzaklaşıyorlar gibi görünüyorlar."

İkili, birlikte düşünmeye başlar. "Demirkır'a gitmeliyiz ve ona durumu bildirmeliyiz. Bu durum pek de iyiye işaret değil," der Muhtar.

Gelincik, gözlerini kısıp düşünceye dalarken, "Ama yolda kurtlarla Moya çıktı. Onları nasıl atlatacağız?"

Muhtar kararlı bir ifadeyle konuşur, "Doru sayesinde kurtlarla baş edebiliriz. Önce Demirkır'a gidip durumu anlatmalıyız, sonra minik dostlarımızı kurtarırız."

Bu sırada, Demirkır Ormanı'nın derinliklerinde, Moya'nın mesajı tüm sürüye ulaşmıştır. Sürü içinde bir huzursuzluk dalgası yayılırken, Doru, Demirkır'ın yanına gelir. Doru, hala sinirli ve endişeli olsa da Demirkır'ın sakin tavrı onu yatıştırır.

Demirkır, derin bir düşünceyle konuşur, "Moya'nın planı açıkça sürüyü tehdit ediyor. Ancak aceleci davranmamalıyız. İlk önce Muhtar ve Gelincik'in neler gördüğünü ve öğrendiğini dinlemeliyiz."

Muhtar ve Gelincik nihayet Demirkır'a ulaşır ve araçların tuhaf davranışlarını ayrıntılarıyla anlatırlar. Demirkır düşünceli bir ifadeyle dinlerken, sürü üyeleri tedirgin bir sessizlik içindedir.

Demirkır, sakin bir şekilde konuşur, "Durumu anlıyorum. Moya'nın tehditlerine boyun eğmeyeceğiz. Minik dostlarımızı kurtaracağız. Ama bu kez kıvrak zekamızı kullanmalıyız. Moya'nın beklemediği bir hamle yapmalıyız."

Muhtar, heyecanla sorar, "Peki, ne yapmalıyız?"

Demirkır gizemli bir gülümsemeyle yanıtlar, "Bizim de Moya'nın kuvvetlerine karşı bir sürprizimiz olmalı. Onun zekasını alt edebilecek bir plan yapmalıyız.