Son yıllarda vitamin ve mineral takviyelerinin sağlıklı yaşamın vazgeçilmez bir parçası haline geldiğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Aytan Gulmammadova, “Gereksiz yere kullanılan, kan düzeyi ölçülmeden başlanan takviyeler vücuda fayda sağlamak yerine zarar verebilir. Vitaminler destek değil, biyolojik olarak aktif maddelerdir. Doktor önerisi olmadan gereksiz veya uzun süreli kullanımları destek olmaktan çıkıp zarara dönüşebilir” şeklinde konuştu.
VM Medical Park Maltepe Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Aytan Gulmammadova, vitamin takviyeleri hakkında uyarılarda bulundu.
Modern yaşamın hızı, stres, dengesiz beslenme ve uykusuzluk birçok insanı “takviye kullanmalı mıyım?” sorusuna yöneltiyor. Sosyal medyada sıkça karşılaşılan ‘enerjimi artıran mucize formül’ veya ‘bağışıklığı güçlendiren bitkisel destek’ paylaşımlarının da bu ilgiyi artırdığını belirten Uzm. Dr. Gulmammadova, “Artık vitamin kullanımı sadece bir ihtiyaç değil, bir alışkanlık haline geldi. Halbuki önemli olan, kişinin gerçekten eksiklik yaşayıp yaşamadığını bilmesidir. Kan düzeyi ölçülmeden başlanan takviyeler genellikle fayda yerine zarara neden olabilir” uyarısında bulundu.
Vitaminlerin doğru dozlarda alındığında vücuda destek sağladığını ancak bilinçsiz kullanımın ciddi sağlık riskleri oluşturabileceğini vurgulayan Uzm. Dr. Gulmammadova, özellikle yağda çözünen vitaminlerin (A, D, E, K) vücutta birikebileceğine dikkat çekti. Uzm. Dr. Gulmammadova, şu bilgileri paylaştı: “Fazla D vitamini, kandaki kalsiyum düzeyini yükselterek böbrek taşı, kalp ritim bozukluğu ve damar sertliği gibi sorunlara yol açabilir. A vitamini fazlalığı karaciğerde depolanarak toksik etkilere neden olabilir. E vitamini kan sulandırıcı ilaçlarla birlikte alındığında kanama riskini artırabilir. Demir takviyesinin gereksiz yere alınması ise karaciğer ve kalpte birikerek fonksiyon bozukluklarına, ritim bozukluklarına ve diyabete neden olabilir. Özellikle multivitamin komplekslerinin uzun süreli ve kontrolsüz kullanımı riski artırabilir, çünkü bu ürünlerde birçok vitamin (A, E, K, B1, B6, çinko, bakır, iyot vb.) aynı anda bulunur. Bu fazlalık vücudun dengesini bozabilir.”
Vitamin ve mineral eksikliklerinin genellikle benzer belirtilerle ortaya çıktığını belirten Uzm. Dr. Gulmammadova, “Halsizlik, saç dökülmesi, tırnak kırılması, kas krampları, cilt kuruluğu, unutkanlık ve sık enfeksiyon geçirme eğilimi gibi belirtiler görülebilir. Ancak bu belirtiler sadece vitamin eksikliğini göstermez. Vücuttaki yorgunluk veya saç dökülmesi gibi belirtiler farklı nedenlerden kaynaklanabilir. Bu nedenle kan testi yapılmadan, sadece ‘belirti var’ diye takviye kullanmaya başlamak doğru değildir” dedi.
Tanı sürecine de değinen Uzm. Dr. Gulmammadova, “Kan testleri vitamin eksikliğini belirlemede en güvenilir yöntemdir. Bazı vitaminler (örneğin B1, B6 gibi) hücre içinde görev yaptığından, kanda net düzey vermez. Bu durumda klinik değerlendirme ve kişinin beslenme öyküsü tanıda belirleyici olacaktır” şeklinde konuştu.
Vitamin desteği yerine dengeli ve çeşitli beslenmenin genellikle yeterli olduğunu vurgulayan Uzm. Dr. Gulmammadova, “Günlük beslenme planında kırmızı-beyaz et, yumurta, süt ürünleri, taze sebze ve meyve, tam tahıl ve bakliyatlar varsa; vücut ihtiyacı olan vitamin ve mineralleri doğal olarak alacaktır. Paketli, işlenmiş ve şekerli gıdalar yerine doğal ve çeşitli besinlere yönelmek çok daha etkili olacaktır. Bağışıklık sistemini güçlendirmek için vitamin takviyesi almak zorunlu değildir. Sağlıklı bir bağışıklık sistemi sadece vitaminlere bağlı değildir. Yeterli uyku, düzenli egzersiz, stres yönetimi ve temiz hava en temel desteklerdir. Eğer bir kişide gerçek bir vitamin eksikliği yoksa, sürekli takviye almak vücuda gereksiz yük bindirebilir” dedi.
Bazı durumlarda vitamin ve mineral desteğinin gereklilik olabileceğini belirten Uzm. Dr. Gulmammadova, çocuklar, hamileler, yaşlılar, kronik hastalığı olanlar, emilim bozukluğu yaşayanlar ve vejetaryen-vegan bireyler için takviye planının hekim kontrolünde yapılması gerektiğini belirtti. Uzm. Dr. Gulmammadova, “Her grubun ihtiyacı farklıdır. Gebelikte folik asit, çocuklarda D vitamini, yaşlılarda B12 veya D vitamini desteği gerekebilir. Ancak bunlar kan testleri ve klinik bulgulara göre belirlenmelidir. Doz, içerik ve süre kişiye özel olmalıdır” şeklinde konuştu.
Uzm. Dr. Gulmammadova, sözlerini “Vitaminler vücudun düzenli çalışması için gerekli olsa da rastgele kullanıldığında dengesizliklere neden olabilir. Gereksiz yere alınan her takviye, karaciğer ve böbreklere ekstra yük getirebilir. En doğru yaklaşım, kişisel ihtiyacın laboratuvar sonuçları ile belirlenmesi ve hekim önerisi doğrultusunda ilerlemektir. Unutmayın, dengeli bir beslenme planı genellikle en güçlü takviyedir” şeklinde tamamladı.