Hemen hemen hepimizin sahip olduğu birtakım korkular ve kaygılar vardır. Bu korku ve kaygıların bizlere çocukluğumuzdan beri eşlik ettiğinin farkında mıyız ?

Hemen hemen hepimizin sahip olduğu birtakım korkular ve kaygılar vardır. Bu korku ve kaygıların bizlere çocukluğumuzdan beri eşlik ettiğinin farkında mıyız ?

   Çocuklarda korku ve kaygılar gelişimin bir noktasında belirgin nesnelere veya durumlara verilen tepkilerdir. Örneğin 0-1 yaş arasında ani ses, görüntülere verilen korku tepkisi 2-6 yaş arasında karanlıktan korkma, aileden ayrılma korkusu, hayalet korkusu vb. yerini almaktadır. 0-1 yaş sonrasında bir çocuktan yeni görüntülere korkmasını çok da beklemeyiz. 7-12 yaş arasında ise bir çocuğun soyut durumlardan değil de somut durumlardan korktuğunu gözlemleriz.  

  Açıklandığı üzre çocuğun gelişimi devam ettikçe bazı nesne ve durumlardan korkular meydana gelebilmektedir ancak burada ebeveynlerin fark etmesi gereken temel özellik gelişim dönemine uygun olup olmadığıdır. Peki ya fobiler bu gelişimin neresinde kaldı? Örneğin 7-12 yaş arasında süregelen bir soyut korku durumu ilerleyen zamanlarda çocuğun hayatını kısıtlamaya, onu yönetmeye başladıysa ve beklenenden daha ileri düzey tepkiler veriyorsa korkunun fobiye dönüşme ihtimalinin olduğunu söyleyebiliriz.

  0-6 yaş döneminin gelişim içinde en önemli yaş aralığı olduğunu bilmekteyiz. Bu dönem içerisinde çocuklara kontrolsüzce verilen telefon, televizyon vb. cihazlarda saptadığı dizi, video ve oyunlar ileride ya da gelişim döneminde sahip olabileceği korkuları oluşturmaktadır. Yalnızca teknoloji korku oluşturmamakla birlikte ebeveynlerin yanlış tutum ve cümleleri ‘“Eğer yemeğini yemezsen öcü yer. “Dediğimi yapmazsan seni çöpçülere veririm.” ‘çocuklarda bu korkuları uyandırmaktadır. Kaygı düzeyi yüksek bir anne, aşırı korumacı tutuma sahip ebeveynler de belirli korkuları oluşturabilmektedir.

 Bu söylenenler arasında dikkat çekmek istediğim nokta ise çocuklar davranışları öğrenir ve uygularlar bu sebeple ebeveynlerinin durumlara verdiği tepkileri gözlemlerler. Yetişkinlik döneminde bu öğrenmiş olduğu davranışlar patlak vermeye başlar ve zamanla, ağır psikolojik durumlara sebebiyet verebilir.

EBEVEYNLER KORKULARIN İLERLEYEN YAŞLARA TAŞINMAMASI İÇİN NELER YAPMALIDIR?

  • Çocuklarınız ile duygusal bağa dayalı sohbetler edin. Ağlama veya kriz anları geçtikten sonra korkunun kaynağını anlamaya çalışın.
  • Çocuk, anne ve babasının endişesini ve tepkilerini anlar. Korkusunu size anlattığında sakin bir dil kullanmaya dikkat edin.
  • Korktuğu nesnelerle ilgili mizahi ögeler bulun. Örneğin korktuğu şeyin resmini çizmesini isteyebilirsiniz. Sonrasında bu nesneyi komikleştirip dalga geçmesini sağlayabilirsiniz.
  • Durumun ilerlediğini fark ettiğinizde bir uzmandan destek almanız gerektiğini unutmayın.

ÇOCUKLARIMIZDA KAYGILAR

 Her canlı kendini tehlikede hissettiğinde tepkiler verir. İnsanların tepkileri duygusal, fiziksel ve davranışsaldır.

  Yetişkinlerin kaygılarını çoğumuz biliriz. Tepkilerimizi daha net belli edebilir, kaygımızla başa çıkmak için daha kolay adım atabiliriz. Ancak çocuklar duygularını doğru ifade edemediklerinde, kaygılarını açıklayamadıklarında bizlere fiziksel tepkilerini anlatırlar. Örneğin hasta hissediyorum, karnım ağrıyor vb. cümleler işitiriz. Bu belirtiler ergenlerde göğüs ağrıları, baş ağrısı vb. olarak kendini gösterebilmektedir. Demek değildir ki her ağrının sebebi kaygılarıdır, bunu anlamanın tek yolu çocuğumuzla kurduğumuz duygusal iletişimlerdir.

Çocuklarımızın kaygılarını azaltmak için küçük adımlar önemlidir. Örneğin evden ayrılacaksınız işe gideceksiniz, ona gözükmeden kaçmak oldukça yanlıştır. Çocuğun gelişim dönemine uygun bir şekilde durumu açıklamak ve geri geleceğinizi söylemeniz ayrılık kaygısını hafifletecektir. Bir başka örneği ise okul korkusu / kaygısı üzerinden vermek istiyorum. Çocuklarımız biricik ve özeldir. Her birisi okul ile farklı yöntemlerle baş ederler. Çocuğunuzun ilk okul gününde mutlaka yanında olmaya çalışın. Birkaç saatten ibaret olduğunu ve günün sonunda evde buluşacağınızdan bahsedin. Okula gitmek istemeyen çocuğunuz karşısında kararlı durmaya özen gösterin ve gitmesi için ikna etmeye çalışın. Sınav döneminde olan çocuklarınızın kaygılarının ileri derece olduğunu fark ettiğinizde yardım alması için çabalayın. Çünkü sınav kaygısı erken yaşta çözülmediğinde gelecek akademik yolculuklarında da gözlemlenecektir.

  Sevgili ebeveynler, öğretmenler ve okuyucular unutmayalım ki çocuklarımızın davranışlarını korkularını, kaygılarını, mutluluklarını büyük oranda etkiliyoruz. Onların biricik olduğunu, görülmek istediklerini, sizinle konuşmak ve vakit geçirmek istediklerini unutmayalım. O gün neler yaptıklarını, nasıl hissettiklerini dinleyelim, onlarla iletişim kuralım. Çocuklar özeldir ve tahmin ettiğimizden daha çok etkileriz onları. Unutmayın, rol modelleri sizsiniz